Bir kene macerası…

2008 yazıydı, günlerden Temmuz’un 19’u. Yine Mayıslar’da tarladaydım ceviz ve zeytinleri sulamak için. Öğleden sonra eve geldim. Her zamanki gibi kontrollü bir şekilde tarla kıyafetlerimi çıkarttım kene var mı diye; yoktu. Daha sonra bir telefon görüşmesinin ardından duşa girdiğimde bir de baktım ki bacağımda bir kene kafayı gömmüş emiyor. Hemen hanıma seslendim, bizim ki biraz panik yaptı. Çünkü tam da o günlerde her gün ortalama bir kişi kene ısırmasının neden olduğu Kırım Kongo Kanamalı Ateşli hastalık yüzünden ölmekteydi. Bizimki “n’apcaz?” diye telaş halindeyken “yahu getir şuradan bir cımbız hallederim” dedim. Yok sen yapamazsın acile gidelim falan bir yaygara evde. Neyse ağırlığımı koydum ve cımbızı gidip kendim aldım. “Dur yapma” çığlıklarına prim vermeden cımbızla dikkatli bir şekilde keneyi çıkardım bacağımdan.

işte kene, işte bacak

Hemen altını çizerek belirtmeliyim ki: Böyle bir durumda kesinlikle panik yapmayın ve yapabileceğinizden emin değilseniz kesinlikle kendiniz çıkartmayı denemeyin. Hele hele el yordamıyla asla çıkartmayın, keneyi sıktırmayın. Kendiniz yapamayacaksanız en kısa sürede en yakın sağlık birimine gidiniz.


Ben bu işe cesaret ettim çünkü ben profesyonel bir kene çıkartıcıyım :)

Elbette değil; bacağımda rahatlıkla görülebilir ve ulaşılabilir bir bölgede olduğu ve daha da önemlisi tarla bahçede uğraştığımdan konu hakkında Sağlık Bakanlığının hazırlamış olduğu broşürleri okuyup web sayfalarından kene nasıl çıkartılır iyice öğrenmiş olduğum için.  (Bkz. Kene çıkartma: http://www.youtube.com/watch?v=f5fYLo9yj2w )

Keneyi çıkarttım ve teşhir için bir ilaç tüpüne koydum. Koydum da bizimkilerin paniği yine devam ediyor, yok illa ki acile gidelim diye. Ben gerek yok diyorum ama yine duruma ağırlığımı koydum ve paşa paşa cumartesi günü devlet hastanesinin aciline gittik.

Ben elimde kene ile geziyorum “Bunu bacağımdan çıkarttım bir bakar mısınız?” diyorum danışmaya. Klasik bir yaklaşım örneği göstererek “Niye kendin çıkarttın” diye basıyorlar fırçayı. Hanıma dedim "bak ben bunun için gelmek istemiyordum" diye. Kimse benle ilgilenmiyor da niye kendim çıkarttım diye hesap soruyorlar. Yahu çok istiyorsan tekrar ısırttırayım nasıl olsa kene de bacak da burada, tövbe tövbe…

Neyse doktora ulaştıktan sonra durumu söyleyince; “zaten çıkartmışsın bizim yapacağımız bir şey yok” diyor.  Diyorum ki en azından bir bacağa ya da keneye baksaydınız diyorum. Keneye değil de paçasını sıvadığım bacağıma bakıyor ben ısrar edince. Tamam kafayı içeride bırakmamışsın, güzel bir şekilde çıkartmışsın. Şimdi yapacak bir şey yok, bir şey olunca gelirsin” diyor. Ben de “zaten bir şey olacak gibi olursa gelmeme de gerek yok ne de olsa çaresi yok” dedim; haklısın dedi !!!

Çıktık oradan, pek ilgilenmediler. İyi ki o sıralar işi çok sıkı tutuyorlar Türkiye çapında; dedim ki “keneyi alıp incelemeyecek misiniz?” “Yok gerek yok zaten Eskişehir’de ölümlü kene vakası yok, buranın keneleri zehirsizdir” diye yanıtladılar da hiç sormuyorlar acaba benim kenenin nüfus kağıdında Eskişehir mi yazıyor diye. Ya ben hastalıklı kenelerin bol olduğu Tokat’tan ya da Çorum’dan geliyorsam, kene de oralı ise… Gerçi adamlara da hak vermedim değil. Tam o sırada acil çok yoğundu, yürüyerek gelebilmiş tek hasta bendim. Allah orada çalışanlara da kolaylık ve sabır versin, kimseyi de doktorlara hele hele acile muhtaç etmesin…




Çıktık ya yola bir kere hanım da rahat değil oradan Tıp Fakültesine gittik. Danışmaya gidip yine dedim beni kene ısırdı işte kene işte hendek… Bayan görevli saçlarını eliyle şöyle bir attırdıktan sonra “şimdi çok sıra var biraz bekleyin” dedi. Tamam bekleyeyim ama bana tahmini bir süre verebilir misiniz, 10 dakika mı 1 saat mi beklerim? “Bilemem ki şu anda tüm pratisyenlerimiz çok meşguller” dedi. Ben peki ben kimseyi rahatsız etmeyeyim dedikten sonra yakınlardaki özel bir hastaneye gittim.

Orada da elimdeki tüpü gösterip “bakın bu kene benimle ilgilenmezseniz bunu üstünüze atarım” deyince hepsi korktu. Hemen bir hemşire beni aldı yatırdı yatağa, “soyun” dedi. Hanımı yanımda görünce korktu herhalde ki “oturup bacağınız açsanız da olur” dedi sonra. Neyse ilk defa burada biraz ilgi gördüm. Baktılar bacağıma içeride parça olup olmadığını kontrol ettiler. Tentürdiyot sürdükten sonra “bizde intaniye bölümü yok. Hemen bir hastaneye gidin” dediler. Ben oradan geliyorum deyince  son bir hastane kaldı bir de oraya gidin dediler.

Ben de öyle yapmak üzere çıktım ama yolda başka bir özel hastane daha vardı bir de oraya uğradım. Yine danışmadaki bayana bacağımı kene ısırmıştı kendim çıkarttım deyince ilk defa mantıklı sorular gelmeye başladı. “-Ne zaman fark ettiniz, nerede ısırdığını tahmin ediyorsunuz, hayvanların olduğu ya da tarla bahçe gibi bir yerde miydiniz?” gibisinden. Hepsine doğru cevapları verdim, “tahminen ısırdıktan en fazla 30-40 dakika sonra fark edip çıkarttım” dedim. Bayan, “Zaten Eskişehir civarında ölümlü vaka da görülmüyor. Bir de hemen fark edip çıkarttıysanız sorun olmaz. 6 saatten önce zehirleme yapmaz, zaten maşallah turp gibisiniz” dedi. Benim hanım kızgınlıkla kolumdan çekince oradan da çıktık. Niye öyle yaptı anlamadım.

Son şans olarak bu sefer eski SSK şimdi devlet hastanesi olan yere gittik. Ben ilk defa hasta olarak oraya gittim. Çok yıllar önce bir ziyaret için gitmiştim. O zamandan bu zaman son derece modern,  temiz ve düzenli bir duruma gelmiş. Hemen kaydımı aldılar, sıra verdiler çok ilginçtir her ihtimale karşı kan tahlili istediler. Kan verip gelene kadar sıram da gelmiş.  Buradaki doktor bey de sordu “niye kendin çıkarttın?” diye ben de duvardaki afişi gösterdim “Keneyi fark ettiğinizde hemen çıkartın. Ne çabuk davranırsanız o kadar iyi olur” gibisinden bir şeyler yazıyordu. “Hem böyle yazıyor hem de kendimiz çıkarınca kızıyorsunuz. Ayrıca ben bilinçli bir şekilde çıkartım” deyip tarif ettim nasıl çıkarttığımı.  Burada da pansuman yaptılar, bacağımı kontrol ettikten sonra alkol sürdüler. Yine çok ilginçtir bu vakayı kayıt altına aldılar; nerede, ne zaman, nasıl gibi sorularla birlikte benim hakkımda da küçük bir form doldurdular. Ben böyle ilgilenildiğini görünce şaşkınlığımı da gizleyemeyerek bu aşamaya kadar geçirdiklerimi anlattım. Aslında sağlık bakanlığı mutlaka rapor edilmesini istiyor ama Eskişehir’de kötü bir kene vakasıyla karşılaşılmadığı için çok da önemsenmiyor. Biz yine de rapor ediyoruz dediler.

Bu arada doktor benimle ilgilenirken içeriye selamsız sabahsız bir adam girdi. Pamuk gibi bir şeyin için kara bir böcek gösterdi; doktora “-Bu ne?” diye sordu. Doktor baktı siyah bir böcek dedi. Adam “-Ama ısırdı ve şişirdi” dedi. Doktor sabırla “dünyada milyonlarca çeşit böcek var ve bunların çoğu ısırır. Isırdığı yeri de kızartır, kaşındırır, şişirir” dedi. Adam hala ikna olmamış gözlerle bakarken, “sen kene mi görmek istiyorsun gel madem” dedi benden elimdeki tüpü istedi. Adam tüpün içindeki keneyi görünce rahatladı, “demek kene bu ha” diyerek sevindi.

4-5 dakika sonra adam yanıma geldi, kendi yanında da karısı olduğu halde. Meğerse kadını ısırmış da kadın kapalı birisi olduğundan doktorun yanına girmiyormuş. Adam geldi bana “-Göstersene şu keneyi” dedi. Ben ne o kardeşim öyle herkese kenemizi göstermeyiz deyince azıcık bozuldu ama sonra şaka yaptığımı anladı. Ben de bu arada tüpün kapağını açmıştım zaten. Kadına doğru tutunca kadın 2 metre geriye zıpladı. Zaten 2 metre uzaktaydı. Kadına dedim yahu korkma, uçmaz zıplamaz. Ne kaçıyorsun? Azıcık yaklaşıp tüpün için görünce bir yandan kendisini ısıranın kene olmadığından emin olmanın rahatlığıyla “seni mi ısırdı?”  diye sordu ben de evet deyince “vah vah pek de gençmişsin” dedi sağ olsun ???? Ben güleyim mi bu cahilliğe ağlayayım mı bilemedim kala kaldım.

Neyse kan tahlilinde anormal bir durum çıkmadı nitekim. 3 gün sonra tekrar bir kan tahlili yapıldı hiçbir anormallik görülmedi yine. Bahaneyle kan tahlili de yapılmış oldu, başka bir sorun varsa o da belli olurdu. Çok şükür ki hiçbir sorunum yokmuş. 2 sene geçti hala bir sıkıntı yok…

Haa keneye ne mi oldu?  Diğer kenelere ibret olsun diye epoksi reçine içinde fosil oldu…




Sözlerime son verirken bir şiirden alıntı ile veda edeyim siz sayın izleyicilerime:

O kadar insan varken geldin beni buldun,
Beni ısırınca söyle mutlu mu oldun,
Ölmediğimi görünce birden g.t oldun,
K.çına girsin kocaman bir odun
Nasıl da bir epoksi içine kondun?

                                 Anonim.

Diğer yüzlercesi için http://www.antoloji.com/kene/siirleri/sayfa-1/


NOT: Kene maceram bitmedi, yenisi çok yakında bu sefer ense kökümde yakaladım şerefsizi…

0 yorum:

Benzer Yazılar

Sayfamdaki yazılar kaynak gösterilerek ve bu sayfanın adresi verilerek kullanılabilir.

Sayfamda bazı yazılarımda bahsetmiş olduğum yöntemler kendi öğrendiklerimi, denediklerimi paylaşmak amacıyla yazılmıştır. Yapılan denemelerin sonuçları da yine burada paylaşılmaktadır. Tarif edilenlerin yanlış/eksik uygulanması, yazı dizilerinin tamamının okunmaması, vb herhangi bir nedenden dolayı istenmeyen sonuçlar elde edilmesi, beklenen sonucun elde edilememesi ve/veya karşılaşılabilecek herhangi bir zarardan dolayı sorumlu tutulamayacağımı bilgilerinize sunarım.

Kaynak belirterek ya da belirtmeden kullandığım yazılarımdan dolayı herhangi bir rahatsızlık duyan, haksızlığa uğradığını düşünen beni haberdar ettiği zaman ilgili yazıyı yeniden gözden geçireceğimi, şikayetinde haklıysa yazıda gerekli düzeltmeyi ivedilikle yapacağımı taahhüt ederim.
-=(RaideR)=-